Özeleştiri
Özeleştiri : Bir kişinin kendi davranışları üzerine yönelttiği yargı, otokritik: Bizim yanlışlarımızın sonuçları yalnız bizi ilgilendirir olarak kaldıkça öz eleştirimiz güzel karşılanabilir. -M. C. Anday. Kaynak : TDK
Özeleştiri Nedir ?
Özeleştiri, özün, nefsin, insanın kendisini eleştirmesidir; duygu, inanç, fikir ve davranışlarını belli bir gerçeklik ve değerler tablosu/şablonu içine yerleştirerek kontrol etmesi, denemesi ve değerlendirmesidir. Bunu, kişi yaptığı şeklinde gurup, cemâat, millet, kültür ve uygarlık de yapabilir, yapmalıdır. Son günlerde İslâm adına meydana getirilen, yapıldığı söylenen bazı kötü şeyler karşısında İslâmî kesimin duygu ve düşüncelerini ortaya koyması kendilerini bu kesimin haricinde görenlerce farklı şekillerde değerlendirildi. Biroldukça köşe yazarı bunun şimdiye kadar yapılmadığını, yapılmamasının bir kusur olduğunu, yanlışı savunmakla bir yere varılamayacağını, bu gelişmenin iyi bir başlangıç bulunduğunu ifade ettiler.
Yeterince olup olmadığı bir yana başlangıçtan bugüne müslümanlar fert ve ümmet olarak kendilerini eleştirmişlerdir. İlk halifeler kendilerini seçenlerden bunu istemişler, vakit içinde meydana gelen dînî guruplar birbirlerini benzetmeıya eleştirmişler, mücedditler kitaptaki (doğru, gerçek, sahih) İslâm ile yaşanmış olan İslâm arasındaki tutarsızlığı açık ve etkisinde bırakan ifadelerle dile getirmişler ve farkın kapanması, camianın gerçek İslâm'a dönmesi için çaba sarfetmişlerdir. Tasavvuf mensupları özellikle ferdin kendini devamlı denetlemesini (murâkâbe), hesaba çekmesini, yapmış olup ettiklerini sorgulanasını (muhasebe) istemişler; meselâ Gazzalî'nin meşhûr İhyâ adlı kitabının bir bölümü bu mevzuya ayrılmıştır. M. Akif, "Müslümanlık nerde bizlerden geçmiş insanlık bile" derken, İkbâl "İslâmda kusur yok iyi incele-Kusur müslümanda sen onu ele" beytini yazarken özeleştiri yapmaktadırlar. Cemâatlerin ve tarîkatlerin her birinin özeleştiri yapması, aslında mümkün olmakla beraber bugünkü yapıları bakımından imkânsız gibidir; sadece bunların da birbirlerini devamlı eleştirdiklerini biliyoruz. İslâmî kimlikleri ön plânda olan kimselerin kurdukları partiler yine bu şekilde olan müslümanlar tarafından devamlı eleştirilmiştir. Son zamanlarda sayıları hızla artmış bulunan çok ortaklı holdinglerin MÜSİAD tarafından masaya yatırılması, takibe alınması ilgi çekici bir özeleştiridir (Yörünge Dergisi'nin 17-23 Ocak sayısına bak.). Evet müslümanlar bunu yapmışlardır; çünkü dinleri onlara bunu buyurmaktadır:
İyiyi teşvik ve emretmek, fenayü engellemek İslâmî bir ilkedir. Bu ilke özeleştiri yapılmadan uygulanamaz.
"Siz kendi kendinizi tezkiye edip temize çıkarmayın; allah, kimin kötülüklerden uzak yaşadığını daha iyi bilmektedir" (Necm: 53/32);
Şeytana bahane bulanlara karşı onun dilinden : "Beni kınayıp kabahatlamayın, kusuru kendinizde arayın" (İbrahim: 14/22)
"Kendini kınayan nefse vallahi billahi" buyurulmuştur.
Müslümanlar arasında özeleştirinin çok yaygın ve etkili olmaması bir dînî ve ahlâkî kusurdur; bunun giderilmesi ise sağlıklı bir din ve ahlâk eğitimi ile mümkün olabilir.
Olanı kadar özeleştirinin başkalarının kulağına gitmemesi, hattâ bazan onlardan gizli saklı yapılmasının sebebi güvensizliktir. Aslen eğer varsa özeleştiri kusuru başkalarında da vardır ve onlar da -yapıyorlarsa- eleştiriyi kapalı kapılar arkasında yapmaktadırlar. "Gizlemenin sebebi güvensizliktir" dedik, evet iki taraf da bunun aleyhlerinde bir koz, bir delîl olarak kullanılmasından korkuyorlar. Özeleştiri toplumda bir erdem olarak kabûl edilir ve bunu yapanların aleyhinde kullanılmazsa teşvik görür.
Özeleştiri ile ilgili bir başka sorun de gerçeklik ve kıymet tabloları arasındaki farktır. Bilim ve değer anlayışları biribirinden farklı olan fert ve gurupların eleştiri ile ulaşacakları sonuç ve değerlendirme de birbirinden farklı olacaktır. Özeleştiri konusunda bu gerçeğin de gözden uzak tutulmaması gerekir.
Öz Eleştiri Beraberinde Başarıyı Getirir!